top of page

İç Mimari Tarzların Detay Algısı ve Yoğun Detaya Sahip Tarzlar

  • Yazarın fotoğrafı: 4 YÖN MİMARLIK
    4 YÖN MİMARLIK
  • 10 Nis 2023
  • 4 dakikada okunur

Bir mekanı tasarlarken, içinde mobilya, detay ve dekoratif ürün yoğunluğu az ise; böyle minimal ortamlar size daha az efor ile oluşturulmuş gelebilir. Ancak durum aslında bunun tam tersi.

Kendinizi bir odanın içinde tek bir tabloya bakarken hayal edin. Mekanda başka bir ürün olmadığında, tek odağınız o tablo olur. Tüm detayları rahatlıkla görürsünüz. Minimal tarzda bir iç mekan tasarımı da, size tüm detayları algılayabileceğiniz bir ortam sunar. Koltuğun yeri, tavan bitişleri, masadaki belki tek aksesuar, anlaşılır ve zihninizi yormayan bir şiir gibi açıkça ortadadır. Bu tarz mekanları oluşturmak da kalabalık ve bezenmiş mekanlara oranla dikkat ve titizlik gerektirir.


Aşağıda sizin için minimalizmin tam tersine, daha yoğun olan tarzları inceledik.


Art Deco

Bir Tutam Modernizm,

Bir Tutam Kübizm,

Biraz da Eski Mısır,

Ve Karşınızda, “Art Deco” …

Art Deco, 1920’li yılların Avrupasın’da geometrik çizgiler, zigzag ve dairesel tarzı seçmiş bireyselci sanat ve süsleme akımıdır.

Doğuşu, tabi ki sanat denilince akla gelen ilk yer, Fransa’dır.

İnşaatta, mimaride, iç tasarımda, gelişen Art Deco, daha sonra ABD de etkili olmuştur.


Art Deco, 1920’lerde ve 1930’larda ana karakteristik özellikleri erken yirminci yüzyılın çeşitli avant-garde boyama stilinden türevlenmiş modern dekoratif sanat stillerinin karışımıyla ilişkili bir sanat akımıdır. Art Deco çalışmaları, Cubism, Rus yapısalcılığı ve İtalyan fütürizminin çeşitli uygulamalarını içerir. Bu açılardan oldukça kompleks etkiler ve özellikler barındırır. Genellikle art deco sanat akımı tasarımları ve objeleri görüldüğünden sezgisel olarak tanınır. İlk olarak Art Deco’nun farklı ulusal çeşitleri vardır ve bu stil stillerin bir pastişi(var olan eserlerin hicvedilerek yapılması), akımların, materyallerin ve şekillerin eklektik kombinasyonu olarak tanımlanır. Bu nedenle Art Deco’yu, ona benzer olan, Art Nouveau, Art Moderne, Bauhaus ya da Arts and Crafts akımlarından ayırmak zordur. Buna rağmen, bazı kesin karakteristik özellikler ayırım yapma konusunda yardımcı olur.


Art Deco ilk defa 1920’lerde Fransa’da ortaya çıkmıştır. Paris’te çıkışının ardından, tüm dünya tarafından kabul görmüştür. Bu stil farklı kaynaklardan ortaya çıkmıştır ve görsel ve dekoratif sanatlardan, moda, mimari, sinema ve ürün tasarımına kadar çeşitli disiplinleri etkilemiştir. İki tane Dünya Savaşı arasındaki dönemde en popüler akım olmasına rağmen, sanat tarihçileri bugün Art Deco’nun bir stil olup olmadığını tartışmaktadır. Art Deco geçmiş sanat akımlarından izler taşımasına rağmen, Art Deco stilinin ana özelliği oryantasyonun geleceğe ve ilerlemenin modern fikirlerinin yüceltilmesine yönelik olmasıdır.


Art deco, art nouveau veya arts and crafts gibi içinde hem el işçiliğinin ve organik formların bolca olduğu yoğun tasarımların detaylarında kusuru göz görmez hatta kusur bilerek eklenebilir. Seri üretimden ve hazır kalıplardan uzak olan tarzlar daha özgün, yaratıcılıkla özdeşleşerek karar çoğunlukla zanaatkarın ellerine bırakılır. Birleşim ve bitişler el ile üretilen amorf formalarla özdeşleşir.

Minimalizm ise daha net ve keskindir. Bitişler ve detaylar daha temiz çıkmalıdır. Herhangi bir boya hatası mekanda adeta ‘Ben buradayım!’ diye bağırır. Bu sebeple detay yoğunluğu diğer akımlara göre az dahi olsa özenli temiz ve terazide olmalıdır.


İyi planlama da bu noktada önemlidir. Her eklenen mobilya ve aksesuar, bir ressamın eklediği son fırça darbesi gibi özenli ve planlı gelişir. Mies Van Der Rohe’nin de dediği gibi az çoğu ifade eder. Az elemanla anlatırsınız kendi manifestonuzu. Bunu yapmak tabi ki iyi bir uzmanlık ister. Planlamadan sonra uygulayan ekibin de üstün titizlik göstermesi gerekir.


Art Nouveau

18. yüzyılın sonlarında Avrupa ve ABD'ndeki sanatçılar, entelektüeller ve tüccarlar, sanatı sürekli değişen modern dünyada geçerli kılmak için yeni akımlara yönelmeye çalıştılar. Uzun çabaların sonucunda, göze çarpan kıvrımları, bitkileri, renkleri ve özellikle çiçek desenleri kullanılarak zarif aynı zamanda da süslü süslemelerin ortaya çıktığı sanat akımı olan 'Art Nouveau' yarattılar.




Akımın temel özelliği doğayı ilham almasıdır. Bitkisel motifler, kadın figürleri, kıvrılan bükülen çizgiler, uçuşan saçlar akımın etkilendiği her alanda kullanılmıştır.

Bitkileri ve hayvanları düzenlik kompozisyonlarda statik bir formda kullanarak eskilerin aksine doğanın dinamik ruhunu yansıtmayı amaçlamıştır.

Cam süslemeler ve ışık, akımın önemli tipik özelliklerindendir.


Demir malzemesi bir devrim yarattı; metro girişlerinde, yapıların değişik bölümlerinde, günlük yaşam araç ve objelerinde hem fonksiyonel hem de süs olarak değerlendirilmiş.


Belçikalı mimar Victor Horta, Art Nouveau’dan esinlenerek inşa edilen ilk mimari yapıyı, eğri demir iskelete sahip Brüksel’deki Tassel Evi’ni yaptı.


Art Nouveau denilince Antoni Gauidi’den bahsetmemek olmaz. Şüphesiz Art Nouveau'nun en dikkat çeken mimarı Antoni Gaudi'dir. Gaudi, İspanya 'da akımın öncüsü olmanın yanında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.





Arts & Crafts

Arts&Crafts (Türkçesi Sanatlar ve El sanatları) akımı, dekoratif sanat dallarında 1880’lerde ortaya çıkmış önemli mimari akımlardan biridir. Britanya kıtasında doğan bu akım, Ada’dan 30 yıl içerisinde önce Avrupa’ya daha sonra ise Kuzey Amerika ve Japonya’ya kadar ulaşmış ve bir çok sanatçıyı etkilemiştir.

Bu sanat akımının en önemli öncülerinden biri, 1934 doğumlu ünlü tasarımcı, şair, yazar, çevirmen ve aktivist William Morris’tir. Morris, kendisinden önce gelen iki önemli Neogotik mimarın söylemlerinden oldukça etkilenmiştir: John Ruskin ve A.W.N Pugin. William Morris, John Ruskin’in ürettiği fikirleri hayata geçirerek Arts&Crafts akımının temellerini oluşturmuştur. Morris aynı zamanda “Pre-Raphaelite Brotherhood” akımının da temsilcilerinden biridir.



“Evlerinizde işe yaramayan veya güzel olmayan hiçbir şeyi bulundurmayın.”

-William Morris


Morris, birkaç arkadaşı ile beraber, Morris, Marshall ve Faulkner Şirketi’ni 1862’de kurmuştur. Her ne kadar bu şirket yola çıkarken hedeflediği işleri başaramamış olsa da, sanat tarihi açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu şirket, Sanayi Devrimi ardından gelen makineleşme trendine bir alternatif getirilebileceğini kanıtlamıştır. Morris ve ortakları, atölyeler kurarak, el-işi eserler üreterek endüstriyel sisteme alternatif bir system önermiştir ve bu başarı dünya çapında bir çok sanatçıyı etkilemiştir.


Arts&Crafts akımının mimari yansımaları da dünya çapında yankı uyandırmıştır. Viktoryan mimarinin tekdüzeliğinden sıkılmış olan mimarlar, Arts&Crafts akımını geçmişe dönüş amaçlı kullanmışlardır.

Geçmişe dönüş sinyallerini Gotik ve Romanesk unsurlar ile sağlayan Webb, yapısında simetriyi, tekrarı ve hiyerarşiyi reddetmiştir. Bina üzerindeki her pencere, farklı yükseklikte ve farklı şekilde tasarlanmıştır. Pencere içeriye ışık almayı sağlayan bir araçtır ve yalnızca bu amaca hizmet etmek için binanın üzerinde bulunur. Bu nedenle her pencere birbirinden farklı olabilir. Aynı şekilde, yapının plan düzleminde de simetrik unsurlar reddedilmiş ve tamamen fonksiyona yönelik bir plan şeması oluşturulmuştur. Estetik kaygılar fonksiyon uğruna reddedilmiştir. Buna ek olarak, yapıya ismini veren kırmızı tuğlalar da Arts&Crafts döneminin önemli strüktürel elemanlarından biridir.


 
 
 

Comments


bottom of page